Your browser is out of date!

This website uses the latest web technologies so it requires an up-to-date, fast browser!
Try Firefox or Chrome!

Arabuluculuk

Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa göre,

Arabuluculuk: Sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemini, şeklinde tanımlanmış,

Arabulucu  ise, Arabuluculuk faaliyetini yürüten ve Bakanlıkça düzenlenen arabulucular siciline kaydedilmiş bulunan gerçek kişiyi ifade eder.

Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun madde 6’da arabuluculuk Siciline kayıtlı olanların arabulucu unvanını kullanabilecekleri, şeklinde bir tanım yapmıştır. Kanımca bu tanım eksiktir.Çünkü burada tanımlanan kurumsal arabuluculuktur. Oysa mahkeme bağlantılı olmayan arabuluculuk  da mümkündür. Diğer bir deyimle sicile kayıtlı olmayan vefakat uyuşmazlıklarını arabuluculuk yöntemiyle çözmek isteyen taraflara yardım ve himat eden arabulucuların varlığı da aşikardır.Avrupa Birliği Ülkelerinde  ve ABD’de kurmsal olmayan arabuluculuk işlemektedir. Yasa koyucunun bu unsuru da dikkate alıp bir düzenleme yapması daha doğru olurdu.

HUAK madde 7 ‘de arabulucunun ücret ve masrafları istemesi düzenlenmiştir. Bu madde diğer ülkelerde uygulanan kanun hükümleri  ile paraleldir. Arabulucu , ücretleri taraflarca eşit olarak paylaşılır ve arabulucunun avans isteme hakkı vardır.

Arabulucular, taraflarla ayrı ayrı veya birlikte görüşebilirler. Ayrıca taraflar arabulucu ile görüşmelerine avukatları ile de katılabilirler.    Arabulucunun tarafsız olması ve görevini özenle yerine getirmesi konusu madde 9’da ,yer almıştır.Burada arabulucu eşitliği gözetmek ve eğer taraflardan birini bir şekilde tanıyorsa, diğer tarafı bilgilendirmek durumundadır.

Reklam yasağı ve tarafların arabuluculuk süreci ile ilgili aydınlatılması , madde 10 ve madde 11’de yer almıştır. Arabulucunun yaptığı iş göz önüne  alındığı  takdirde reklam yasağının olması son derece isabetli olmuştur. Diğer taraftan tarafların arabuluculuk süreci ile ilgili bilgisinin olmaması kuvvetle muhtemeldir. Çünkü arabuluculuk toplumumuz için yeni bir kavramdır.Bu bağlamda süreç ile ilgili bilgi verilmesi kaçınılmazdır.

Arabulucuya başvuru, davanın açılmasından önce veya dava açıldıktan sonra olabilir.Bu konuda hakim tarafları arabulucuya başvurma konusunda teşvik edebilir. Aksi kararlaştırılmadıkça taraflardan birinin arabulucuya başvuru teklifine 30 içinde olumlu cevap gelmez ise teklif reddedilmiş sayılır.HUAK madde 13 bu konuyu tanımlamıştır.

Aarabuluculuk faaliyetlerinin yürütülmesi HUAK madde 15’de tanımlanmıştır. Buna göre, Arabulucu şeçildiketn sonra tafaları en kısa sürede ilk toplantıya davet eder, taraflar arabuluculuk müzakerelerine bizzat veya vekilleri aracılığı ile katılabilirler. Taraflarca herhangi bir yöntem kararlaştırılmamışsa, arabulucu uyuşmazlığın hızlı bir şekilde çözümü için gereken usul ve esasları göz önüne almalıdır.Dava açıldıktan sonra tarafların birlikte arabulucuya başvuracaklarını beyan ettikten sonra yargılama mahkemece üç ayı geçmemek üzere ertelenir.Bu süre tarafların birlikte başvurusu ile üç aya kadar uzatılabilir.

Arabuluculuk sürecinin ne zaman başlayacağı ile ilgili madde 16’da açıklamalar yapılmıştır.Dava açılmadan önce arabulucuya  başvuru halinde , tarafların ilk toplantıda sürece devam etme konusunda anlaşmaya varmaları ve bunu tutanağa geçirmeleri durumunda , bunun tutanağa geçirilmesi ile bu tarihten itibaren süre işlemeye  başlar. Dava açıldıktan sonra ise tarafların arabulucuya başvuracaklarını tutanağa geçirmeleri ile süreç işlemeye başlayacaktır.

Arabuluculuk  faaliyetinin sona ermesi HUAK madde 17’de düzenlenmiştir.  Arabuluculuk faaliyeti,

Tarafların anlaşmaya varması ile,

Taraflara danışıldıktan sonra arabulucu için daha fazla çaba harcanmasının gereksiz olduğunun arabulucu tarafından tespit edilmesi  ile,

Taraflardan birinin karşı tarafa , ya da arabulucuya,  arabuluculuk faaliyetinden çekildiğini bildirmesiyle,

Tarafların anlaşarak arabuluculuk faaliyetini sona erdirmesiyle,

Uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığının tespit edilmesiyle,  sona erecektir.

Arabuluculuk faaliyeti  sonunda, arabulucu bunu bir tutanakla belgelendirecektir.Bu tutanağa arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaştıkları ya da anlaşamadıkları veya arabuluculuğun nasıl sonuçlandığı belirtilerek, tutanağın altı arabulucu, taraflar veya taraflar vekillerince imzalanır.

Arabuluculuk sonunda düzenlenen tutanağa , arabuluculuk faaliyetinin sonuçlanması dışında hangi konuların yazılacağına taraflar karar verir. Arabulucu aydınlatma yükümlülüğü çerçevesinde  , düzenlenen tutanağın içeriği ve kapsamı hakkında taraflara bilgi verir.

Taraflar arabuluculuk sürecinde avukatla temsil edilmişlerse ve tutanağın altı avukatlar tarafından birlikte imzalanmışsa, Avukatlık Kanunu 35/A kapsamında ,ilam niteliğinde olacağından, bu tutanağın icra edilebilirlik işlerliği kazanması  için icra mahkemesine sunulması gerekli değildir.

Anlaşma belgesine ilam niteliği kazandırmak için,  taraflar yetkili icra mahkemesine başvurarak , icra edilebilirliğine dair şerh verilmesini  isteyebilirler. (HUAK 18/2)

İcra edilebilirlik şerhinin verilmesi çekişmesiz yargı işidir. Buna ilişkin inceleme dosya üzerinden yapılır. Bu incelemenin kapsamı  anlaşmanın içeriğinin arabuluculuğa ve cebri icraya elverişli olup olmadığı ile ilgilidir. Anlaşma belgesi ,  hakim bu şerhi verdikten sonra ancak, İİK madde 38 anlamında ilam niteliğindeki belge haline gelir.

HUAK madde 17/4’e göre , icra mahkemesi  tarafından  icra edilebilirlik şerhi verilen , belge arabulucu tarafından Hukuk İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilerek 5 yıl süreyle saklanmalıdır.

Burada belirtilmesi gereken konu, anlaşma belgesinin bir  ilam olmamasından dolayı , analaşma belgesine karşı kanun yollarına başvurunun mümkün olamamasıdır.Burada ancak irade fesadı hallerinden yola çıkarak iptalinin istenebileceğidir.

SONUÇ               

Türk Hukuku  Alternatif Uyuşmazlık Çözüm yolları zaman geçtikçe gelişmektedir. Alternatif Uyuşmazlık Çözüm yollarının gelişmesi ve pozitif hukuk içinde yaygınlaşması , mahkemelerin yükünü hafifletecektir. Özellikle HMK ve CMK ‘da Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yolarının yer alması ve ilgili kanunlarda buna ilişkin düzenlemeler yapılması son derece önemlidir. Ayrıca özel kanunlarda da düzenlemeler yapılmalı , idare hukukunda, kira hukukunda, diğer davalardan kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde arabuluculuk  geliştirilmelidir.

Alternatif  Uyuşmazlık Çözüm Yöntemleri ile ilgili önemli hükümlerden biri  olan Avukatlık Kanunu 35/A maddesi yeniden düzenlenmelidir. Uzlaşma müzakereleri sadece avukatların katılımı ile yapılabilmeli , uzlaşma müzakereleri sonunda düzenlenen belge resmi belge niteliğinde olmalı ve uzlaşma müzakerelerine başvurulması zamanaşımı  ve hak düşürücü sürelerinin işleyişini durdurmalıdır.

Ülkemizde , hukukçuların ve vatandaşların büyük bir bölümüm alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri ve arabuluculuk hakkında bilgi sahibi değildir. Hukuk Fakültelerinde, derslerin , dava ve hakim odaklı halde yürütülmesi sonucunda, lisans alanların arabuluculuk konsunda bilgi sahibi olmamaları doğaldır.Bu nedenle öncelikle Alternatif Uyuşmazlık Çözüm yöntemlerinin, hukuk fakültelerinde ders olarak verilmesi gerekmektedir.Bunun dışında meslek içi eğitimler düzenlenerek, hakim ve avukatlara ve hatta yargı personeline Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yöntemleri iile ilgili bilgi verilmeli ve meslektaşlar bu konuda yetkin hale getirlmelidir. Aksi takdirde Arabuluculuğun hukuk hayatımıza girmesi mümkün olmayacaktır. Bunun için Barolara, Türkiye Barolar Birliğine ve Adalet Bakanlığına büyük görev düşmektedir.

Av. Mehmet Serhan ÖZDEMİR

 KAYNAKÇA                                        :

Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu

Aile Mahkemeleri Kanunu

Medeni Kanun

Avukatlık Kanunu

Alternatif Uyuşmazlık Çözümü , Genişletilmiş 2. Baskı 2009 , Yrd.Doç.Dr. Mustafa Serdar ÖZBEK